Ülkemizin hatta dünyamızın içinden geçtiği bu yeni dönüşüm süreci ile ilgili malumunuz olan ve sürekli dile getirdiğimiz olumsuz etkilerini yaşayageliyoruz. Allah ömür verirse bir süre daha yaşayacağız gibi görünüyor. Ancak sonrasının parlak olduğu umudumu henüz yitirmedim. Her zaman Ülkemizin geleceğinin parlak olduğunu düşündüm. Bununla ilgili de pek çok veri var. Ancak konumuz bu değil.

“Fırsat” olarak kabul edilen olumlu etkileri yanında; “kriz” olarak nitelendirdiğimiz pek çok etkiyi yaşıyoruz. Toplum gelir piramidinin ne kadar altında isek o kadar fazla hissediyoruz krizi… Bu yazıyı yazmamın sebebi “fırsat” haline çevirmeye çalıştığımız “kriz” ile ilgili bir örnek vermek. Öyle ya; birinin “fırsat”ı diğerinin “kriz”i olmaması gerekiyor. Böyle olursa adı belki de fırsatçılık olacaktır. Aslında pek çok alanda gördüğümüz bu fırsatçılık adımlarını, profosyonel olarak çalıştığım alan olduğundan otomotiv sektöründen örneklendireceğim. Otomotiv sektöründe yaz başında başlayan ve günümüzde yavaşlayan artış eğilimi bazı sorunları da beraberinde getirdi. Tabii ki burada "oynanacak" ilk konu da ÖTV uygulaması oluyor. İzninizle marka vermeden gerçek rakamlarla ÖTV değişimleri “fırsatçılığı” ile ilgili şu tabloyu paylaşacağım: 

Özetle yukarıdaki markamız Ağustosta yapılan ÖTV düzenlemesi sonrası 8.000 TL “gizli zam” yaptı. Sonraki ayda da bir 9.000 TL daha “operasyon” yaptı. İlkinde zam yapmamış gibi oldu. İkincisinde ise “ne yapalım ÖTV arttı” bahanesi ile ikinci bir zam yaptı. Rakamlar ve uygulamalar gerçek olduğundan bu kadar net konuşabiliyorum.

Bugün itibari ile ise bu marka, liste fiyatı 296.600 TL olan aracı benim gördüğüm en yüksek fiyat olan 278.000 TLye satıyor. Burada da ayrı bir “fırsatçılık” var. Bunu da bir tablo ile açıklamalıyım: 

Yani %80 ÖTV üzerinden satış fiyatı hesaplayıp, faturayı %50 ÖTV ile kesiyor. Liste fiyatından 18.000 TL aşağı aldığını düşünen vatandaşımız “araç fiyatları düştü” diyor. Oysa araç için distribütöre (veya bayi)  45.000 TL üzerinde ödeme yapmış oluyor. Tabii ki tüm bu işlemler için gerekli önlemlerini de alıyor. 

Kaldı ki bu ötv düzenlemesi ile binek bir aracın satış fiyatı (yaklaşık) 232.000 TL ile 275.000 TL arasında olamaz. Öyle ya ÖTV matrahı için baz aldığımız fiyat 130.000 TL*. Yani 129.999 TLye %50 ÖTV uygularsak 232.000 TL eder. 130.000 TLye %80 ÖTV uygularsak 275.000 TL eder. (Tescil, ruhsat, MTV, vs de bu fiyatlara dahil edilmiş yaklaşık rakamlardır). Yani demem o ki; satış fiyatı 232.000 üzeri – 275.000 altında olan her araç için bu “fırsatçılık” oyunu oynanıyor olabilir. 

Distribütörün / bayinin kar marjı, araca ne kadar zam yaptığı, satarken zoraki aksesuar da dahil ettiği vb. konuları “bayinin bileceği iş” veya “pazarlama / satış politikası” deyip geçebiliriz. İsteyen alır / almaz. Serbest piyasa! sonuçta…  Ancak vergiyi Devlet tahsil eder. Ne dersiniz? 

Saygılarımla... 14-12-2020

* 30-08-2020 tarihli, 2912 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararına göre; ÖTV uygulamasında düzenlemeye gidilmiş; motor hacmi 1.600 cm3e kadar olan binek araçlarda ÖTV matrahı 85.000 TLden fazla olup, 130.000 TLden az olanlar için %50 ÖTV uygulanacaktır. 130.000 TLyi aşanlar için ise ÖTV oranı %80dir.